Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"YOLLARDA BULURUM 'BEN'İ"

SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden. Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden Yahya Kemal Beyatlı Nihayet tren de göründü… Yine yolculuk vakti ve yine buruk bir sevinç düştü içime. Neden bilmem her yolculuk biraz hüzünlendirir beni. Belki de her gidişin bir dönüşü var misali her mutlu anın bitişindeki o burukluk içimdeki… Her yolculuk aynı değil tabi… gidilen yerin kendi hüzün veriyorsa başka… sevgiliden ayıran yolun hüznü ise bambaşka… Yolculuklar hep özel hep farklı da olmuş

"CAHİLİM, CAHİLSİN, CAHİL…"

“Ol mahilerler derya içredir Fakat deryadan bi-haberdir” Matrix üçlemesinin ilk bölümünde hain Cypher o lezzetli büfteği ağzına atmadan hemen önce “cehalet mutluluktur” der… “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” demiş Sokrates… “Biz cahil dediğimiz vakit, mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim, hakikatı bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikatı gören hakiki âlimler çıkar (1923)” demiş Atatürk. Son olarak da “İnsan oğlu başağa benzer, olgunlaştıkça kafası öne eğilirmiş” demiş atalarımız. Tüm bunlar ne demek acaba… Sokrates’ten asırlar sonra bu konuyu “niteliksizlik araştırması” başlığıyla inceleyen iki psikolog “Dunning-Krueger Etkisi”(1) ile çıkıverdi karşımıza… Cehalete dair eskilerin yaptığı vurguya bilimsel bir ışıktı aslında onların tuttukları… Özetle yaptıkları araştıma ve deneyler sonrasında cahil olan insanların ne kadar cahil olduklarını bilmediklerini, yani bilgisizliklerini bi